Bahane bulmak, harekete gecmekten kolay



Bugun gunesle uyandim. Spor kiyafetlerimi giydim, bir kahve ictim, ardindan bir elma yedim. Bir film sahnesinden mi bahsediyorum. Yo, bu saydiklarimin hepsi oldu. Zaten o sahneler de birinin hayatinda yasanmisti da filme konuldu. Kapidan tam cikacakken, bir sey beni tuttu. O sey bizi hep tutar zaten. Bahane bulmak, harekete gecmekten kolay. Sonra oturup, beni tutan seyin ne oldugunu, zihnimin neyle mesgul oldugunu dusundum. Buldum. Buradayim. Yaziyorum simdi.


Mutsuzluktan bahsetmek istiyorum. Mutluluk denen sey var olmasa, olmayacak olan mutsuzluktan. Kimine ofke, kimine endise, kimine korku olarak yerlesen mutsuzluktan. Bizi acitan, acittigi icin de bagirdigimiz, ya da oturup bir kosede kinlendigimiz, bizi degistiren, bir diger yuzumuzu gun yuzune cikaran mutsuzluktan.

Gecen gun sevdigim, fikrine ve duygularina deger verdigim bir arkadasim ‘’nasilsin, iyi gorunuyorsun, ufaklik da iyi gorunuyor,’’ diyerek uzun zaman sonra hal hatir sordu. Cok gecmeden sohbet derinlesmeye basladi. ‘’Bana bahsetsene su evrenden, senin karmandan, enerjiden falan,’’ dedi. Tanidigim icin, neden, nasil bahsetsem cok dinlemeyecegini, dalga gececegini biliyordum. O yuzden, soruya soruyla cevap vermeye devam ettim. Ciddiyetini anlamaya calistim. ‘’Bana da ugrasin su evren, beni de gorsun. Is, guc duzelsin,’’ vb. seyler soyledi. Ona kendini nasil gordugunu sordum. Dogrudan sordugum sorulara cevap vermedigi icin, sohbet ediyormusuz gibi yari dalga gecerek, yari merak ederek evren, karma vb. Adini koyamadigi ‘’o seye’’ laf edislerini okudum, okudum. Konu nereye varacak acaba, dedim. Bekledim. Sonra bir firsat bulup ‘’Bu zavalliyi da gorsun,’’ deyisinden, ‘’sen kendini zavalli olarak goruyorsan, kim seni niye gorsun?’’ diyebildim. Lafin gelisi oyle dedim, dedi. Yine yakalayamadik frekansi. Sonra sohbet siddetlendi, ‘’sen cok istedin de oldu da milyonlarca insan neden gocemiyor Turkiye’den, senin kadar cok istemediler mi?’’ diye sordu. Sonra ona cok ya da az diye bir sey olmadigini, var ya da yok oldugunu, aslinda her seyin cok basit isledigini soyledim. O da sonunda buyuk ofkeyle ‘’istedigin hayati yasiyorsun, oraya gittin, sonra da isi evrene bagliyorsun. Istedim oldu, ne demek. Sansliyim de. Ne show yapiyorsun,’’ tadinda seyler soyledi. Bir yandan cok sevdigim insandan bu tip seyleri duymaktan dolayi saskinlik yasiyorum, bir yandan ne desem bilmiyorum. Neyse ki sohbet yazisarak ilerliyor. O yaziyor. Ben gecenin bir vakti, salonda isik bile acmamis, koltugun tepesinde yazdiklarini dolu gozlerle okuyorum. Konuyu Afrika’da cocuklar neden ac, Allah nerede’ye baglayacagini mi sordum. Bagladi da. 


‘’Sen hep boyle bencil miydin, benden daha cok melankoliksin, melankolin kizina koydugun isimlerden belli. Adini eline yazdirdigin Kafka, materyalist bir adamdi, seni gorse ne dusunurdu kim bilir.’’ 


Ofkeli. Neye ofkeli bilmiyorum. Ofkesini benden cikarmak istiyor. Neden, bilmiyorum. Mutsuz, onu biliyorum. Anliyorum. Birini anladiginizda isler cok kolaylasir. Ben onu anladim, canimi acitmak istedi. Onun cani aciyor diye, baskalarinin da cani acisin. Cunku hayat adil degilse, kimseye adil olmasin. Onun gozunde ben ‘’enerji’’ye inandigim icin, safi sansli dogdugum ve oldugum halde, ‘’ben istedim, oldu’’ kibrim var ve dalga geciyorum. 


Bahane bulmak, harekete gecmekten kolay. Bir baskasina ‘’sansli iste,’’ diyerek burun kivirmak, hayiflanmak kolay. Ben hep boyle biriydim. Ene'l-Hakk’a hep inandim. Kotu donemlerim cok oldu, kotu donemlerimde kotulukler yaptigim oldu. Bir alev topu gibi yuvarlanarak yaktiklarim, uzuldugum icin uzduklerim, kisasa kisas yaptiklarim… Sadece uzulerek baslayip bu yola, sonra uzerek devam edip ayni yolda, sonra anlamaya calisip olani biteni, buraya vardim. Mutluyu da mutsuzu da anlamak icin bir durdum, soluklandim. Evren, enerji, karma, neyse ne. En cok kendime inandim. Ben istedim diye olmadi, hicbir zaman oyle bir sey soylemedim. Ama ben istemeseydim hicbiri olmazdi. Ben istemeseydim aldatilmazdim ilk gozumu aska actigimda, bebek dogurmazdim ya da kaybetmezdim bir bebegi, babam olmeyi secmeseydi ta ezel gununden, ben bugunku ben olmazdim, daha iyisi ya da daha kotusu olurdum; bir baskasi olurdum. Ama simdi buradayim, oyle ya da boyle. Gunese, aya, guluse, dususe ve dusunuse inaniyorum.


Bir sevgilim, onu aldattigimi dusunup benden ayrilmisti. Hakli olarak. Ardindan da bir konusmamizda benim olmemi degil; sakat kalmami istedigini soylemisti. Cunku mutlu olmama katlanamiyormus, ancak mutsuz olursam rahat edermis. Ardindan benim hayatim surekli mutluluga evrildi. Simdi hep istedigim ulkede, hatta sehirde yasiyorum. Bir kizim var, kopegim gelebildi benimle Turkiye’den. Mutluyum. Huzurluyum. Butunum. Savrulmuyorum artik. Vursa da biri, dusuyorum, sonra da kalkiyorum. Cok aciyor, yine aciyor. Acisin. Acimazsa fena! Ona ne oldu, hic bilmiyorum. Umarim iyidir. Baskasinin (da) mutsuz olmasini isteyecek kadar uzulmezsiniz umarim. O cok buyuk bir aci. Babamin cenazesinde, hayat devam ediyor ediyor diye etrafa baktigimda, daha cok ofkelenmistim. Zaman durmaliydi ya da herkes uzulmeliydi. Oysa zaman akiyordu, uzulenler de yalnizca babalarini yitirmis kizlara aciyordu. Ertesi gun unuttular. Bugun 11 yil oldu. Ben o aciyi unutmadim. Ama o aci benim insanlari ve mutsuzluklarini anlamami sagladi.

Vardigim bu yer aydinlik diye yolum hep aydinlikti gorunmesin. Uzun zaman sonra bugun gunes acti burada. Anlayisa evrilene kadar yasim cok uzun yillar, uc, dort yil kadar ofke olarak kaldi. Ardindan ofke huzne donustu. Uzun sure, melankoliyle yasadim. Kendimi yarim, eksik adlandirdim. Simdi, onbirinci yilda, hayatta aldigim ilk yara kabugunu atti. Derin bir iz kaldi. Oksadikca gidiklanan. Asla gecmeyecek olan. Insanlari anlamami saglayan. Anlamazsam delirecegimi anlatan. Bana beni, benden dolayli da insanlari anlatan. Yaram. 


Acilan ilk yaraniz kapansin. Baskasi degil siz opunce geciyor. Opun, onu. Yaralarin da iyilesmeye, kanin da durmaya ihtiyaci var. Nasil bir yapboz kucuk parcalarin birlesiminden olusuyorsa, bana kalirsa degisim de ufak parcalardan basliyor. Gununu degistir, gulusunu degistir, sebebini degistir, yuruyusunu degistir, bir sey yanlis gidiyor bak, istersen isini degistir, ama bir seyleri degistir. Lutfen degistir. Bahanelere siginmak, harekete gecmekten kolay geliyor. Anliyorum. 


Bu hikayeden bana kalan, insanlarin hafizamizda olduklari gibi kalmadiklari. Belki de hafizamizda kalan anilarin bile gercekten var olmadigi… kimsede ‘’kalmadigimiz’’. Herkesin bir su olup yolunu buldugu, akip gittigi… tutunmamizin bir anlami olmadigi, degisime kapilmamiz gerektigi, sevdigimiz gibi sevilmedigimiz ve bunun aslinda bir anlaminin da olmadigi;bu da bir diger yaram olsun. Turkiye’den gittim. Gecmisimden gittim. Insanlar ofkelerine sarilip, sevdiklerini unutmak istiyorlar. Ozlem, ofkeden daha cok acitiyor belli ki. Ben ozlemi ve sevmeyi sectim, kimi optuysem, beni itmeyi secti simdi. Ben nerede, nasil olurum, bilmem. Saracaklari gun de gelecek, biliyorum. Beklemiyorum.

Yorumlar

Popüler Yayınlar