Her bebegin teyzesi, her annenin ebesi olmak istiyorum!

Bir anne bebegini her ne sekilde dogurmus olursa olsun, bir mucizeyi gerceklestirdigiyle yuzlesiyor. Verdigimiz fiziksel mucadele sonunda ruhsal olarak da buyuyoruz. Bir canliyi icinde yasatip, buyutup, dunyaya getirme mucizesi sonunda, herkesin kendine gore bir tecrubesi oluyor. Bu oyle bir
duygu ki, insan her bildigini paylasmak, mumkunse herkese bir yardim etmek istiyor. Ben dogumdan sonra hamile olan arkadaslarima ‘’dogumda yaninda olmak istiyorum’’ diye mesajlar attigimi hatirliyorum. Hayal meyal, ‘’cok zor, ama yapilmayacak sey degil’’ dedigimi hatirliyorum. En yakin arkadasim Esra’ya surekli uc kisa nefes al, bir uzun nefes ver tamam mi, diye mesajlar atiyordum. Yakin arkadaslarim dogurdu, yetinmedim arkadaslarimin arkadaslarina haber salmaya basladim. ‘’Sutu az degildir, memelerine guvensin, sut emzirdikce artar soyle ona,’’ demeye basladim. Normal dogumdan cok korkuyorum, diye paylasim yapana paragraflarca destek mesajlari attim. Yapabilirsin kiz kardesim, yapabilmek icin yaratildin.

          Kizkardeslerime seslendim, diger kiz kardeslerime baskalari yoluyla ya da sosyal medya yoluyla ulastim ve soyledigim tek sey ‘’yapabilirsin’’di. Yapamayacak gibi hisettiginde ‘’sunu bunu dusun’’. Belki ukala geldi sozlerim, belki sen cok biliyorsun dendi, ben yine de bildigimde israr etmekten geri durmadim. Annelere bircok sey soyledim de bir tanesine de ‘’cocuk oyle tutulmaz’’, ‘’cocugu ac birakiyorsun’’, ‘’cocuk bunu yapiyorsa soyledir’’ demedim. Iste ona hakkim da haddim de yok!
     
          Cocuklar sizin. Siz benim kardesimsiniz. Beni siz ilgilendiriyorsunuz, cocuklariniz da sizi. ‘’Sen nasil yapiyorsun?’’ diye sorarsaniz nasil yaptigimi anlatirim, ama size neyi nasil yapacaginizi soyleyemem. Kimse soyleyemez. Siz de kimseye soylemeyin. Yukarida bahsettigim yardim etme gudusunun dozunu ayarlamak cok zor. Ancak bir durup da insanin haddini bilmesi gerekiyor. Yardim etmek, bildigimizi aktarmak istiyoruz ancak bazen siniri asiyoruz. Bu annelik dayanismasi boburlenmek ve yardim etmek arasinda ipince bir cizgide gidip geliyor. Parmakucunda bir ucurum. Dengeyi iyi bilmek lazim. Hele ki hemen hemen herkese sosyal medya yuzunden/sayesinde ulasabildigimiz bu donemde.
         
            Ben insanlari izlemeyi seven biriyim. Sakince izlerim. Senelerce izledigim insanlar var. takip ettigim degil, izledigim. Simdi insta-momlardan bahsedecegim biraz. Anne bloggerlardan. Iyisini kotusunu ayirt etmek size kalmis, ben sepetimde agirlasan gozlemlerimi paylasacagim. Oncelikle sanslilar ki bu sosyal medya, ozellikle instagram’in cikisiyla cocuklari hemen hemen ayni yasta. Bu da su demek oluyor ki, gercekten cocuklar sosyal medyaya dogdu. Hizli tuketim cagindayiz, gorsel her zaman kazanir, yillarca blog yazmis kisileri bile sollar her anini fotograflayan kisi. Solladi da. Kimi bloggerliktan, kimi dogrudan instagram’da cocugunun anlarini paylasarak bir sekilde unlendi. Unlendi, diyorum cunku artik  bu kisiler yalnizca sosyal medyada degil anaakim medyada da gundem oluyorlar. Dunyamizin merkezi telefonlarimiz oldugu icin, her ne kadar televizyon izleyen kitle bir yere gitmese de, telefon cagi televizyon cagini yakaliyor.

         Yazinin basinda bahsettigim kardeslik ve yardim hissiyle acilmis hesaplar su an binlerce kisi tarafindan takip ediliyor. Markalarin da isine gelen, hedef kitlelerine ulasmak ; is birligi yapmak icin zorlanmadan ve de buyuk butceler odemeden ulasabilecekleri kisiler haline geldiler. Yillarin emeginden bahsediyoruz. Fotograf paylasmanin neresi emek demeyin. O da bir is. Mesai. Vakit harcaniyor. Keyifle yapiliyor diye emek degilmis gibi gorunmesin. Gerekli istikrara sahip olunmasaydi, istikrar da emek ister; bu kisiler bugun bunca takipciye sahip olmazdi. Benim bu annelerle cok derdim yok. Benim derdim Turkiye’de ‘’bir sey’’ olmanin cok kolay olmasi. Bu kisiler verdikleri emekler sonunda cok takipci sahibi olsun, markalar gelsin onlari bulsun; ama bu kisiler ‘bilir kisi’ adledilmesin! Yani sevgili kiz kardesim, Ayse anne cocuguna suda takla attiriyor diye onun yaptigi dogru demek degil. Sen onun dedigini dinle, yaptigini yapma.
          
             Bu sorunu olusturan yalnizca takipcinin zihniyeti degil ayni zamanda cok iyi bilinen markalarin bu annelere ‘’basin toplantisi’’ yaptirmasi vb. etkinlikler guzelim takipci anneleri yanlis yonlendiriyor. Is yalnizca urun tanitmakla kalmiyor, o anneler de zan altinda kaliyor, ya da sinir bilmeyip kendilerini ‘’bir sey’’ saniyorlar. Bir sey degilsiniz demiyorum, denilen ‘’sey’’ degilsiniz diyorum. Bu yanilsamaya kapilmis, muhtemelen soyledigi yalana zamanla kendi de inanmis bir anne vardi hatirlarsaniz. Sosyoloji okudugu halde kendini psikolog ilan etmis, cesitli danismanliklar veriyordu. Turkiye’de bircok sey unutulur. Ben izlemeye devam ederim. Birkac aylik kulucka donemine yattiktan sonra bu anne yeniden sahalara dondu. Hem de hicbir ozur dilemeden, bir aciklama yapma geregi duymadan. Pacasina yapisanlar, onun kafasini kuma gommesiyle bir bir uzaklastilar. Kiniyle bilenenler kaldi. Davalar acildi, dendi. Ofkeli kalabalik dagildi. Kendisinin mutlu paylasimlarini goruyorum, mutlulugu daim olsun. Bilmiyor olabilirsiniz, muhtemelen sizin icin gundemden dustu kendisi ama; yeniden reklam almaya basladi. Biliyor muydunuz?
              
               Turkiye’de bir sey-ler olmaktan devam edelim… Su ara gundemde avukat, kendini feminist olarak tanitan, ‘’cocugunu teshir etme’’ diyerek Instagram annelerine saldiran; nereden adini duyuracagini iyi bilen, zeki; ancak feminizmin kiyisindan gecmeyen bir sahis var; Feyza Altun. Kendisinin cocugun teshir edilmesindeki savasini hakli buluyor; onu da izliyordum. Ancak cok gecmeden feminizmle pek de ilgisi olmadigini gormeye basladim. Feminist dedigin, her turlu baskiya karsi cikandi. Bu sahis, insta-annelerin uzerine insanlari saldi. Ben dedi okumus etmis feminist -avukat- kitap cikarmis bir kadinim. Ben dedi ust akilim, sizden ustunum dedi. Bu, bu, bu sahislar dedi okumamis etmemis, cocugunun fotografini paylasip para kazaniyor, dedi. Haksizlik degil mi, dedi. Insta annelerin mutlu hayatlarina imrenen haset kitle birden bu annelere saldirdi. Nerede feminizm? Canim senin bu dedigin, bildigimiz fasizm!
      
           Simdilerde kendisi bir televizyon programinda ‘’danismanlik’’ yapiyormus duyduguma gore. Kocasindan dayak yiyen kadinlari, kocalariyla baristirmakmis gorevi. Unutmadan, kendisinin TEDx konusmasi da pek meshur. O konusma metninin, ozellikle ‘’feminizm herkes icindir’’ kitabindan alinti oldugunu neden soylememis kimseye? Kimse kitap okumaz bizim memlekette di mi? Sen yine cik sahneye, yine oku bir metin, kendininmis gibi… ama de ki ben bu konusmayi falanca kitaplardan derledim, siz de okuyun, bilinclenin de… Diyemedin di mi? Niye?

           Cocugu teshir etme konusunun adi gecmisken… Herkesin cocugu kendine demistim, demeye devam edeyim. Ancak siz de biraz silkelenin takipci kardeslerim. Cocuklara asla bir sey demem. Ben burada anneligimden bahsediyorum. Anneliginden bahseden anneleri severek takip ediyorum. Cocugunu teshir edip uzerinden ozellikle de ‘’vergi vermeden’’ para kazanan anneleri de goruyorum. Bir soruyla bu konuyu da kapayalim. Gecenlerde bir annenin 3-4 yasindaki ogluna ‘’kiz aradigini’’ gordum. Kendince egleniyordu. Gelin bakiyorum kendime, diyerek muhtemelen bir turlu cikamadigi evinde cani oldukca sikilmisti. Biraz etkilesim ariyordu ruhu. Kucuk kiz bebegi de var, emzir emzir yorucu. Ogluma kiz bakiyorum, hadi eglenelim. Sonra bu anne muhtemelen 18 yasinda ya da biraz daha buyuk kisilerin attigi mesajlari yayinladi. Ay, dedi ogluma ne cok talip var. Kizlar da mesajlarinda ‘’Yerim’’, ‘’ben talibim’’, ‘’buyusun evlenecegim onunla’’ gibi mesajlar atmislardi. Opucuk attiklari fotograflarini da ilistirerek. Bu ikiyuzlulugu midem kaldirmiyor. Bu kadin kiz cocugunun fotografini paylasip, cocuguma koca ariyorum, yazsaydi bu olayi hepiniz konusuyordunuz su an. Bu bir anlik ‘’eglence’’, bir annenin zihniyetinin yansimasidir. Bu ikiyuzluluge de dur deyin!
      
         Bu paylasim cilginliginin sebebini neden gormezden geliyoruz? Hepimiz begenilmeyi, takdir edilmeyi sevmiyor muyuz? Icimizdeki zavalli cocugun basi oksansin, istemiyor muyuz? Peyami Safa’nin ‘Yalniziz’ kitabinin adi bile bana cok sey ogretti. Yalnizligimizi neden kucaklayamiyoruz? On kamerayi acip calan sarkida kendimizce klip cekmelerimiz cocuklugumuzdan kalma bir aliskanlik degil mi? Ayna karsilarindan? Ya da eve ziyarete gelenlere verdigimiz konserler. Annelerimiz arkadaslariyla sohbet ederken, ‘’Anne bak! Anne bak!’’ deyislerimizin devami degil mi verdigimiz pozlar? Bunun kime ne zarari var. Sarilin yalnizliginiza. Mutsuzlugunuza. Her yalnizlik, mutsuzluk degil ama!


               ''yalnizim, evet yalniziz. yani, bak, buyuk kalabaliklarin ortasinda, insan denilen sosyal varlik kendi ic dunyasinin mahpusu halinde, sifasiz bir yalnizliga mahkum. Yalnizim, evet herkes yalnizdir, yalniziz. Butun ihtilaflarimizda yalnizliklarimiz carpisiyor. Hatta kendi kendimizle mucadelemizde bile kendilerimiz birbirine karsi yalnizdir.’’
Peyami Safa




Yorumlar

Popüler Yayınlar