Kadinlik Mi? Annelik Mi?


Cok uzun zamandir sinirim bozulup da derin bir nefes alarak birini karsima alip, ‘’Bak,’’ diyerek konuya girmek istememistim. Biriyle dolu dizgin bir kuram, fikir uzerine saatlerce tartismak…Fransiz yazar, feminist, filozof, tarihci Elisabeth Badinter’in ‘’Kadinlik mi Annelik mi?’’ kitabi bana tum bu duygulari, hatta ofkeyi hissettirdi, desem yalan olmaz.

Dunyada benim icin hicbir sey hiyerarsik bir siralamaya sahip degil. Benim kafam daha lineer bir cizgide ilerliyor. Duygular ornegin ‘’cogalmiyor’’ genisliyor bende. Birine duydugumuz sevgi ornegin, o kisiye duyuluyor, sonra genisliyor, tum insanliga variyor. Insanlar yan yana duruyor bende, bir piramite, ucgene sikismiyorlar. En cok sevdigimden, en az sevdigime dogru uzanan bir cizelgem de yok. Duygularini ucta yasayan, tezcanli biri olsam bile, ‘’en’’lerim yoktur. Kadinlik, annelik tartismasi da benim icin cok kisaca ozetleniyor. Annelik, kadinligin bir ust seviyesi asla degil, cunku bende ‘’ust seviye’’ dusuncesi yok. Annelik, benim icin kadinligin genislemis ve genislige ulasmis oldugu bir evresi. Bu sebeple annelik ve kadinlik tartismalarindan hep uzak durmaya calisiyorum. Cunku bende ikisi birbirinden ayri degil. Farkindaysaniz da bu blog annelik temasiyla ilerleyemiyor, cunku ben sadece anne olamiyorum. Insan olmaktan ote, istikrarla tasidigim baska hicbir sifatim yok.

Badinter’in kitabinda en cok sevdigim seylerden biri guzel verileri toplamis olmasi. Ornegin, son yillarda Avrupa’da cocuklarini emziren kadin sayisinin gecmise oranla arttigi; Amerika’da ortaya cikan, kar amaci gutmeyen kurulus olan, emzirme destek timi diye adlandirdigim La Leche League hakkinda guzel veriler toplamis. Nasil ortaya ciktilar, nasil maddelerle insanlari anne sutune karsi bilinclendiriyorlar vb. Badinter’in kitabinda guncel verileri bulmak mumkun, Ancak bu verilere karsi sundugu hicbir dusunce yok. Hic! Ornegin, 1972’de John Kennell ve Marshall Klaus’un ortaya attigi cocukla anne arasinda bag kurulmasi gerekliligi teorisini anlatmis. Cocuk doktoru olan Kennell, hayatini neredeyse anne-bebek baginin saglikli olusturulmasina adamis biri. Bebegin dogumundan itibaren ilk 16 saat cok onemlidir. bebek , hemen annenin gogsune verilmelidir. Tanistirilmalidirlar. Bebegi anneden alip, yikayip neden getiriyorsunuz, birakin kavussunlar, diyor. Anne ve bebek birbirine ne kadar cabuk kavusursa, aralarindaki bag o kadar guclu olur/baslar. Annelerin bebekleri dogum sonrasi reddetmelerindeki en buyuk etkenlerden biri, ten tene temasin gec saglanmasidir vb. Ben bu dusuncede bir art niyet goremiyorum. Ancak bu fikre karsilik Badinter, oldukca vahsi ve sarkastik bir uslupla, ‘’Ne yani, cocuguna gec kavusan yeni doguran anne, diger anne kadar anne degil mi? Ne sacmalik!’’ diyor. Bu kadar.

Bir baska ornekte, epidural ve sezaryen konusunu ele aliyor. Birkac annenin ‘’Dogum sirasinda aci cekmeyen, bebegine kavusma hissini yasayamaz. Bir kere aci cekiyorlar yahu, sonunda hissedilen duyguya her sey deger.’’ vb. Soylemlerini ornekleyerek, ‘’’Ne yani, epidural yardimiyla dogum yapan biri, daha az bir anne mi, ne sacmalik!’’ diyor. Bu kadar.

La Leche League’in yeni anneleri emzirmeye tesvik eden hareketini, birligini de oldukca baskici olarak goruyor kendisi. Emzirmemek bir hak olmali diyor. Zaten emzirmeye kimse zorlanmiyor. Bu olusum dunyanin neredeyse her yerinde var, insanlari bilinclendirmeye yonelik calisan bir kurum. Gonullulerden olusuyor ve yeni dogum yapmis kadinlari bilinclendiriyor. Evet, birtakim uc fikirleri var. ‘’Sut az, diye bir sey yok. Az deneyen anne vardir. Anneler, ellerinden geleni yapmalilardir, vucutlari bunu biliyor, annelerin ve bebeklerin is birligiyle memelerine sutun gelecegini hatirlatmalari gerek.’ vb. Kendini anne sutunun yararina adayan insan toplulugundan da bunun disinda bir tavir beklemek sacmalik olur. Devletler anneleri emzirmeye zorlamadikca, kimse bir kari olmayan olusumdan ve onun destekcilerinden de rahatsiz olmasin. Asil bu fasizm olur. Feminizm de her seyden once fasizme karsidir.




‘’Tanri ve bebek, dunyevi hayata son verdirme gucune sahip yegane varliklardir. Idam cezasinin son karesi bile bundan anlamli olamazdi.’’ (s.73)



Badinter’in tavri, naturalizm adi altinda sistemin, kadinlari calisma hayatindan; kadinligindan; kendi ozel hayatindan; vucudundan; memelerinden uzaklastirdigini, maddelestirdigini, bir bebegin kolesi haline getirdigini soyluyor kisaca. Hamilelik icin 9 ay boyunca hayati guzellestiren sigara ve alkolden mahrum kalma donemi diye bahsediyor ve bu keyif maddelerinden kadinlarin, bebek tasidiklari icin mahrum kalma zorunlulugunda oldugunu soyluyor. Sanki bu keyif maddeleri yetiskin bir birey icin zararli degilmis gibi, hamileligin bebek zarar gorecek diye, anne icin cekilmez bir donem oldugunu soyluyor. Hamilelik adina yaptigi tek yorum bu. Inanilmaz! Nerede 70’lerdeki rahat, bosveren hamilelikler diye hayiflaniyor; ardindan da teknoloji gelisti, herkes emzirmek zorunda degil; formul mamayla bebegini buyutmeyi tercih eden anne, daha az anne degil! diye bagiriyor. Badinter’in ‘’’bu ne sacmalik,’’ diye yakindigi konular; anne sutu, hamilelik, le leche league vb. oldukca ‘’dogal’’, dogadan gelen konular. Tum bunlara yabanci olan yaklasimi, sirf muhalif olmak icin oturup da bu kitabi yazmis olmasi… Emzirmeyi tercih etmeyen anneler olabilir; ancak anne sutunun saglikli olusu vb. bir yana (formul mamalarin uzun-kisa vadede zararlari maddelenebilirken; anne sutu icin bu siralama yapilamiyor.) formul mamalar her seyden once ekonomik degil. Annesutu, bedava yahu. Hem saglikli, hem bedava. Emzirmek isteyen emzirsin, istemeyen emzirmesin. Ama bir yanda neredeyse ‘’Anne sutunden daha saglikli’’ diye bagiracak olan formul mama reklamlari yaninda; La Leche League gibi anne sutunu ve emzirmeyi yeni nesil annelere ogretecek, emzirmeye tesvik edecek bir grup insanin var olmasi gerekiyor. Cunku gercekten yeni annelerin bu konuda destege, ogreticiye ihtiyaci var. Sizi kolaya ve seri tuketime kacmaya tesvik eden tum kapitalist duzenin yanisira, dogaya, dogala donmenin bir sakincasi olmadigini dusunuyorum.

Her neyse… Duygularini uclarda yasarim, tezcanliyim, cabuk parlar, cabuk unuturum dedim; ama uclardaki kaliplari sevmem. Ornegin cok feministligi, cok veganligi itici bulurum. Badinter, anladigim kadariyla feminizmi cok uclarda yasayan; her duruma feminist bir yaklasimda bulunan bir yazar. Ilk kitabiydi bu okudugum. Son oldu. Topladigi verileri, cizelgeleri merak eden okusun; gercekten kiymetli bilgiler var. Ben yapacagimi yaptim, Goodreads'te puanimi verdim. Ehe.

Sevgiler,

Yorumlar

Popüler Yayınlar