Ne Guzel Sey: Degismek, Degismek ve de Donusmek!




Oncelikle kendime, sonra da etrafimdakilere olan acimasiz davranislarimdan kurtulmayi, kendimi sevdirerek ogretti yillar. Cok ama cok uzun yillar. Dogaya, canliya, insana daha cok deger vermeye basladim. Maddeye deger vermedigim icin elle tutulur hicbir malim, birikimim olmadi. Icimde var olan bu deger tohumlari Turkiye'yi terk etmeden once yavas yavas filizlenmisti. Baslangic noktasi nerede ve ne zamandi hic bilmiyorum.


Insana, canliya, dogaya, maddeye, paraya her seye deger verdikce ''iyi insan''lar ve de maddi birikim saglamaya basladim. Hayatimda artik hicbir ''carcur''a yer yok. Degisim guzeldir. Degise degise donusmekse en guzeli. Uc sene onceki benle simdiki ben birbirine hic benzemiyor. Elimde tek kalan ''iyi insan olma'' savasim. Yillar, insanlar, tecrubeler beni bu konuda egitti. Sectigim savas ve de sinav buydu.


Kendime ayirdigim vakit ve yer hep cok onemliydi. Vakit bulmuyorum, beklemiyorum, yaratiyorum. Hayatimi da hep bu sekilde yonlendirdim. Su anda calismiyorum, birkac gun sonra okumaya yeniden basliyorum. Hayatim boyunca istedigim iki sey vardi. Yurtdisinda okumak, sonra da yasamak. Siralamasi istedigim gibi olmadi ancak okula geri dondum. Hayalim yaklasik on yilda geliserek, gerceklesti. Hep kendime ait bir alanim ve de ayirdigim zamanim olsun, dedim. Surekli nasil kendime vakit ayirdigimi, nasil cok okudugumu, her seyi bir arada yapabildigimi soranlar oluyor. Ben bunlari yapmak icin yasamimi sekillendirdim. Hamilelikte en buyuk korkum kilo almak, alirsam da kilonun bedenimden gitmemesiydi. Sabahlari, gece yarisi, aksam yatmadan once Juliet'i emzirmek icin uyandigim her anda onu uykuya geri yatirip; yatakta ya da yerde mekik cektim. Hayatta hicbir sey erteleyerek gerceklesmiyor. Kisi, onune cikan, eline gecen her firsati degerlendirmeli. ''Once sunu bir halledeyim de...'', ''pazartesi gelsin, diyete baslayayim'' da... Bahane bulmak her zaman eyleme gecmekten daha kolay!


Kendine vakit ayirmasi oncelikli bir birey olarak hamile kaldigimda kendime sordum, ''hayatinin 1,5 yilinda, kendinden vazgecebilir misin? Onceligini baskasina verebilir misin?'' Birkac gun dusunup sonra cevabimi verdim. Bu sure zarfinda da devletin bebege olan maddi ve manevi destegini, bizim maddi ve manevi durumumuzu, kres imkanini vb.  dusundum, ogrendim ve kararimi verdim. Verdigim karardan da son derece memnunum. Yine kendine ait bir yeri ve zamani olsun isteyen biri olarak, tam da kendim gibi bir partnerim oldu. Kitap okuyorsam, yanimdan gecer gider. Kahvem bitmisse, kahve yapar. ''Bu hafta mutfagi temizlemek, toplamak, yemek yapmak senin ustune kaldi, farkindayim bu haksizligin. En kisa zamanda eskisine donecek duzen.'' diyebilen biriyle birlikteyim. Bunlar sans mi, kader mi tum yasadigim? O kadar kolay mi etiketlemesi? Bence degil.

Onceden tahammulsuz biriydim. Elimin tersiyle ittigim, kirmaktan cekinmedigim insanlar oldu. Surekli hakli olmak icin savaslarim, anlasilmak icin ugraslarim, bagirmalarim ve de aglamalarim vardi. Duyulmak, sevilmek, anlasilmak istiyordum aslinda. ''Neden'' diye cok soruyordum. Istedigim sadece bu. Bunu anlamasi, ne kadar zor olabilir? Istedigim her neydi ise, kosullariyla birlikte geliyordu. Kimse de o kosullari yerine getirmek zorunda degildi. Once kosullardan siyrilmayi ogrendim, sonra da israrlarimdan... Akisina birakmayi ogrendim on yilda. On yil. Suyun ustune sirtustu uzanip, akinti nereye goturuyorsa, gardimi indirip, pes etmeyi. Benim gibi dik basli ve dedigim dedik birinin burnunu indirip de teslim olmasi emin olun cok ama cok zordu. Muhtemeln baskasina kisa surebilecek olan bir egitim sureci benden on yilimi aldi. On en sevdigim sayidir.

Insan kendini sevmeye ne zaman ve nasil baslar? Insan kendine de mi yabanci dogar? Tum omur, kendini taniyarak mi gecer? Kendini taniyinca mi tanisik olur tum insanlar?

Anlamak icin dinlemeyi;
Sakin olmayi bedenime ogretmeyi;
Yargisiz infaz yapmamayi;
Anlamaya calismayi, empatiyi;
Tum bunlari once kendime sonra karsimdakine yapmayi;
Makyajimi silip uyumayi;
Sabah uyanir uyanmaz kahve makinesine gitmeyi degil, yuzumu yikamayi;
Sabah uyaninca, vucudumu esnetmeyi;
Spora gitmeyi, spora vakit ayirmayi;
Hala uzerinde calisiyorum; ama para biriktirmeyi ve gereksiz seyler almamayi;
Ístiyor muyum yoksa ihtiyacim mi var, diyerek kendime sormayi;
Harcadigim paranin kutsal olusuna inanip, katlanarak bana donecegine inanmayi;
Insanin icindeki iyiyi bulma inadini, o iyiye inanma cabami;
Hayatimdaki her insanin benim bir aynam oldugunu;
Sinirimi, moralimi bozan herkesin, her huyun aslinda icimde oldugunu;
Onu bulup kabul etmeyi, degistirebiliyorsam da ustune calismayi;
Daha cok kitap okuyup, daha cok yazmayi;
Kopegimle daha cok ilgilenmeyi, basbasa zaman gecirmeyi;
Yatagimi toplayip, evi iki gunde bir supurmeyi;
Daha az daginik olmayi;
Onemli olanin kafa daginikligi oldugu;
Soz vermemeyi;
Hayir demeyi;
Sozumu tutmayi;
Affederek yol vermeyi;
Kizgin, kirgin, kuskun kimseyi geride birakmamayi;
Kimseye de kirgin, kuskun, kizgin kalmamayi;
Cok aci ama yasadigim her seyi hak ettigimi;
Yolda karsilastigim birine, komsuma selam vermeyi, gulumsemeyene bile gulumsemeyi;
Inadina mutlu olmayi, inadina mutlu etmeyi;
Daha iyiye layik oldugumu kendime ikna etmeyi;
Hayvanlari yememeyi, insanlari daha az uzmeyi, bitkileri sulamayi, copleri ayirmayi;
Gereksiz su, elektrik harcamamayi;
Dogayi tanimayi, sahiden ogrenmeyi, belgesel izleyerek empati kurmayi;
Dune gore daha iyi bir insan olmayi, uc yila gore de bambaska biri olmayi..
Gelismeyi, degismeyi ve de donusmeyi ogrendim!

Bu yaziyi yazarken, bu sarkiyi dinliyorum. Cirpinirsan bogulursun, diyen bu sarkiyi. Cirpinmamayi ogreten yillarima, insanlara, tecrubelerime sevgi ve saygiyla...

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar