Ve Juliet Milena dogdu!

Her kadinin dogum hikayesi kendine ozel, hatta bence mahrem bile sayilir. Kisaca bahsetmem gerekirse benimki psikolojik ve fiziksel acidan zorlu bir surecti. Ancak bana guc verenlerin basinda Juliet Milena geliyordu. Her sanci cekisimde ‘Basarabiliriz’ dedigimi hatirliyorum. 5 saatin sonunda kocaman gozleriyle, ‘’hey’’ diyerek geldi Juliet. Vucudunun yarisi disarda ve tek eli havadaydi. Beni al, der gibiydi. Ben de onu kendi ellerimle cikarip karnima koydum. Ten tene temas, kordonunun gec kesilmesi, memeye kivranmasini beklemek gibi turlu dogal surecleri yasadik. Dogumda yanimda hemsire, ebe ve sevgilim vardi. Ucunun destegiyle Juliet’i karsiladik. Hamileligim suresince cok kitap, blog karistirdim ama en yardimi dokunan Hypnobirthing kitabi oldu.

HASTANE CANTAM’DA OLMAZSA OLMAZIM
Hastane cantamdan bahsedeyim kisaca. Kendim icin uc elbise, tek kullanimlik ic camasiri, kitap, defter, fotograf makinasi, bol bol atistirmalik; ozellikle muz (sancilar arasinda muz yedim) hurma, tuzlu kraker… Suni sanciyla normal dogum yapacagim icin kac gece kalacagimiz belli degildi ama evimiz on dakika uzaklikta oldugu icin biraz rahattim. Juliet Milena icin 3 hastane cikis takimi ve 3 askili badi koydum. Eldiven koymadim hatta eldiven hic kullanmadim bir an once ellerini tanisin istedigim icin. Dogduktan hemen sonra, bebekler baslarindan isi kaybettikleri icin sapkasini taktik, uzun sure benim ve babasinin gogsunden inmedigi icin ciplakti. Hastane cantamin olmazsa olmazi Avene’in termal suyu! Sancilar arasinda yuzume boynuma soguk suyun gelmesi inanilmaz rahatlatti. Bir de dusa girebilmis olmak!

AGLAMAYAN BIR BEBEK
Hastaneden eve geldigimizde, herkesin korkunc dedigi ilk gece hic korkunc gecmedi. Sanki Juliet Milena’yi cok iyi taniyoduk, yillardir tanisiyorduk, biz de ne yapacagimizi biliyorduk. Her iki -dort saat araliginda talep etse de etmese de karnini doyurduk, altini degistirdik, uyuttuk. Bebekler surprizleri sevmez, bebekler rutini sever. Bu iki cumle hic aklimdan cikmiyor. Bu yuzden dogdugu gunden beri Juliet ayni ritmle yasiyor. Uyaniyor, alti degisiyor(her seferinde istisnalar haric ayni yerde) emiyor, gazi cikiyor, uyuyor. Buyudukce  uykuya dalis asamasina biraz sohbet, ev-bahce gezmesi- kitap okuma da ekledik.
Hicbir seyde acele etmiyoruz. Ne yapiyorsak Juliet’e soyluyoruz. (gunaydin, simdi altini degistirecegim vb.) Biraz durup sakin kalindiginda bebekler ne istediklerini size soyluyorlar. Bebekle iletisim anne karninda basliyor derler, Juliet’in buyuyusunu, taleplerini, neleri sevip sevmedigini simdiden biliyorum. Onu neyin sakinlestirdigini, neyin hosuna gitmeyecegini… Bebekler de dogadaki her yavru canli gibi taleplerini once kucuk seslerle dile getiriyorlar. Mirildanmalar, kesik kesik seslenmeler ve sonunda aglamalar, hatta durum ‘catlayana kadar aglama’ya kadar gidiyor. Ben Juliet’in her seslenmesine cevap verdim. Gerek sesimle, gerek vucut dilimle. Cunku bana bir sey soyluyor, ne soyledigini anlamam icin once durup bakmam gerekiyordu. Yani Juliet her huzursuzlandiginda kosmuyorum. Genellikle kosmuyoruz, duruyoruz, sakin kaliyoruz. O da her anini sakin geciriyor, tepkilerini bile sakin veriyor. Dogdugu gunden beri aldigim bir karar vardi, aclikla sinirlenmeyi eslestirmeyecek… o yuzden sinirlenmeden karnini doyuruyorum.

GECELERI UYANMIYOR
Juliet geceleri en fazla benim zorlamamla bir kere uyanan bir bebek. Her gun ayni saatte uyanacagini bildigim icin hareketlenmeye basladiginda onu sessizce aliyorum ve neredeyse hic konusmadan altini degistiriyorum, bazen uyumadan once ona soyledigim ninniyi mirildaniyorum, gozunu acmadan alti degismis oluyor. Anne koynuna gece gunduz alismasin, ilerde surekli kucak istemesin diye geceleri fiziksel olarak mesafede kaliyorum. Sabah sagdigim sutu gece biberonla veriyorum. Gazini cikarip yatagina geri koyuyorum.

MEME MEME MEME
Anne gogsunun sicakligi, kokusunun guzelligi herhalde tartisilmaz. Yenidoganlar surekli annelerinin gogsunde olmak ve surekli emmek isterler. Ilk 40 gun zaten bebegin dunyaya, annenin vucudunun da bebegin disaridaki varligina alisma sureci. Juliet ortalamanin asagisinda bir kiloda dogdu. Doktorlar sebebini anlayamadi. Babasi ve ben oldukca iri ve uzun boyluyuz. Genetik olabilir deyip konuyu kapattilar. Juliet bir tek hastanede kaldigimiz ilk gun mama aldi. Eve dondugumuzde yalnizca anne sutuyle beslendi. Iki saatte bir emzirdim, uc saati gecirmedim. Ben dinlenirken sevgilim altini degistirip uykuya yatiriyordu. Bu surec boyle 10-15 gun surdu. Vucudum kendini toparladiginda ayaklanmaya baslamistim ve hala surekli onu memede tutuyordum. Doktorlar mama verelim, yavas kilo aliyor dediler. Ama aliyor degil mi? O zaman mamaya gerek yok, ben ona da memelerime guveniyorum deyip bir sinir kapilari carpip ciktim. Lohusaya sutun yetmiyor denmez! Yenidoganlarin bu kadar emmelerinin sebebi hem cabuk acikmalari, hem de kendilerini emme hareketiyle rahatlatmalari, evet. Ama en onemli sebep bence memeye daha cok sut uret uyarisi vermek. Ayni sekilde her emzirmede rahmin kuculmesi, plasentanin biraktigi yarayi iyilestirmeleri gibi bu da onlarin bildigi bizim zamaninda bilip simdi unuttugumuz mucizevi bir gercek!

Bir sonraki yazilarimda Hollanda'ya gocmek, kadinlik, annelik, hormonlar, bebek ve kopekle kamp yapmak, trilingual (uc dilli) cocuk yetistirmek, 3 aylik bebegi krese birakmak, Hollanda’da hamilelik ve dogum, Kraamzorg sistemi vb konularindan bahsetmeye calisacagim.

Simdilik benden bu kadar, herkese sevgiler


Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar